Gönül isterdi ki, ülkede her şey yolunda gitsin, TV ve gazetelerde sadece yaklaşan bahar mevsimiyle, aşkla, güzelliklerle dolu haberler olsun. Gönül isterdi ki, aynı vatanı paylaştığımız ama hiç tanımadığımız insanların acılarıyla ağlamayalım. Ve gönül isterdi ki, her yeni doğan güne ayrı bir ümitle, umutla uyanalım; ama hayatın gerçekleri ne yazık ki böyle değil. Hayaller bu olsa bile gerçekler Türkiye. Ve ne yazık ki Türkiye gerçekleri denilen bir şey var artık. Ve ne yazık ki her şeye, yaşanan her türlü aksiliğe ve acıya rağmen hayat devam ediyor.
Neden mi tüm bunları yazıyorum? İnsan bazen (hadi her zaman olamayacağımızı kabul ettim diyelim!) mutlu olmak istiyor, moral bulmak istiyor, aynadaki görüntüsünden keyif almak istiyor. Kimi spora gider, kimi denize bakar, kimi alışverişe vurur kendini. Siz nasıl rahatlarsınız bilmem ama ben en sıkıldığım, yıprandığım anlarda kuaförüme gidiyorum. Yani Ulus Bahçeçik Kuaföre. Orası benim için bir terapi merkezi gibi.Yaklaşık 15 senedir müşterisi olduğumdan mı yoksa her gittiğimde bana sanki özel biriymişim gibi davrandıklarından mı bilinmez; orada hep güzel vakit geçiririm. Ve her seferinde yüzümde bir gülümsemeyle ayrılırım. Tıpkı bugün olduğu gibi. Onların sayesinde sadece saçlarım değil ruhum yenilenir, günümü güzel geçiririm.
Bu yazıyı yazma sebebim ‘elinizden geldiği kadar hayattan keyif almaya bakın’ demenin farklı bir boyutu. Ne kadar mutlu olursanız yanınıza kar kalıyor. Yaşam endişesi taşınmayan, bomba tehlikesi yaşanmayan, kaza kurbanı olmadığımız her güne şükürler olsun.
Hayat kısa, kuşlar uçuyor…